bu şehristanbulu anlamak lazım felsefesiyle önceliği bu Şehre verdim. Bu haftaki ziyaretimiz öncelikle dolmabahçe sarayı idi. ancak kapalı olduğu saade denk gelmem benim talihsizliğim oldu derken daha önceleri defakere önünden geçtiğim ancak ziyaret etmek nasip olmayan Bezmi Alem Camiinş gördüm. Bu hafta burayı kelimelerim yettiğince anlatmaya çalışacağım...
Kendi yorumlarımdan önce Kısaca Camiinin tarihini bir anlatalım; Bezmialem Valide Sultan Camii ya da Dolmabahçe Camii, Meclisi Mebusan Caddesi üzerinde, Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanında, sahil şeridinde yer alıyor.
Caminin yapımına Sultan II. Mahmut’un eşi Bezmialem Valide Sultan’ın emriyle 1852’de başlanmış, Onun vefatı üzerine yapı, oğlu Sultan Abdülmecit tarafından 1853’de tamamlanmış. Camii
, 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinde birçok esere imzasını atan Nigoğos Balyon tarafından inşaa edilmiş. Asıl adı Bezmialem Valide Sultan olan cami, Dolmabahçe Sarayı’nın Saat Kulesi yönündeki kapısının tam karşısında bulunduğu için, yapıldığı günden beri Dolmabahçe Camii adıyla anılmış, literatüre de bu şekilde geçmiş.
23 Mart 1855 tarihinde de ibadete açılmış.
Caminin belirgin biçimsel özelliği, net bir kurgu ve geometriye sahip olması. Merkezi kubbeli, kare planlı Dolmabahçe Cami, aynı mimara ait olan Ortaköy Camii ile benzerlik gösteriyor, yalnız aydınlatma pencereleri ile minare alemleri farklı. Yapının hünkar bölümü ise, dikdörtgen planlı, daha alçak bir kitle.
Cami ve hünkar bölümleri, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış, sonrasında
kuzey cephede birleştirilmiş gibi. Mimari açıdan bu dönem camilerinde önemli bir yenilik söz konusu olmazken, asıl değişimin dış cephede ve süslemelerde gerçekleştirildiği görülüyor.
Barok, rokoko ve ampir tarzındaki süsleme özelliklerinin, geleneksel Osmanlı bezeme anlayışının yerini almaya başladığını yansıtan önemli bir örnek Bezmialem Valide Sultan Camii.
1853 tarihli inşaa kitabesi, 1948 yılında Dolmabahçe Meydanı’nın açılması sırasında, kıble dış duvarı dibindeki bugünkü yerine alınmış. Kitabe tamamen akant yapraklarıyla süslenmiş ve tepelik kısmının ortasını, Sultan Abdülmecit Han'ın tuğrasını içeren büyük bir çelenk taçlandırmakta.
Camiiye girdiğinizde dikkatinizi çeken ilk şey içerisinin gerçekten son derece aydınlık olması. Bunun sebebi ise son derece yüksek ve geniş olan pencereleri. duvarlardaki süslemeler ve el işçilikleride gerçekten seyrine doyum olmayan ve her detayı en ince ayrıntısına kadar incelemenizi sağlayacak kadar güzel.
Camide öne çıkan mimari yenilik, dairesel pencere dizisi. Bu dairesel pencere dizisi, dönemin cami ve sivil mimarisinde görülmemiş bir biçimdedir. Alt kesimlerinde yuvarlak kemerli büyükçe pencerelerin açıldığı yüksek duvarların yüzeyi, keskin hatlı, dışa taşkın kornişlerle üç bölüme ayrılmış.
Hayli yüksek tutulan alt bölümde, pencere araları ile köşelere iki kat halinde plasterler yerleştirilmiş; orta bölümde de daha dar tutularak aynı düzen tekrarlanmış.
Pencerelerden büyük olan ortadaki yuvarlak kemerli, yanlarındaki küçükler düz sövelidir; hepsinin arasına yine plasterler yerleştirilmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder